N.Arın
ne ilginç insanlar olduk...
geçmişte bıraktığımız insanlarla yeniden arkadaş olduk...
oysa artık bir bağımız, birlikteliğimiz, görüşmemiz, duygumuz, paylaşımımız kalmamış...
olsa zaten geçmişte değil bu günümüzde olacaklar...
sadece eski anılar ve geçmiş günlerin hatırı var...
ama merakla onların fotolarına bakıyoruz... ne kadar değişmiş, ne kadar yaşlanmış, hayatta neler yapmış, ne kadar yol almış, kiminle evlenmiş, çocukları nasıl, nasıl yaşıyor, tatile nerelere gitmiş vs vs...
fotoğraflardaki insanların yüzünde anılardaki arkadaşımızın izlerini arıyoruz...
biraz da onların hayatlarını kendimizinkiyle kıyaslıyoruz... bazen daha başarılı bazense yenik hissediyoruz...
başkalarının hayatlarını röntgenlemek artık çok sıradan, çok normal...
sonra biz de gezi, eğlenme, toplanma, kutlama vs. fotolarımızı koyuyoruz...
yüzümüz hep gülüyor, mutluyuz, memnunuz, her şey yolunda, hayat güzel...
en özel, mahrem anları bile herkesle paylaşıyoruz... başkaları görüp bizi alkışlamalı, takdir etmeli, beğenmeli hatta kıskanmalı...
sevgi sözcükleri bile herkesin göreceği, duyacağı şekilde paylaşılıyor... ne kadar teşhir o kadar heyecan, alkış, beğenme...
bana bakın!
bakın bana!
artık romantizmin tadı yok... çoktan modası geçmiş...
bizden başka kimsenin görmediği romantik bir anın anlamı kalmadı...
her gittiğimiz yeri bildirmeli, attığımız adımı duyurmalıyız...
ne kadar eleştirsek, küçümsesek, dalga geçsek de hepimiz farklı derecelerde bu durumun içindeyiz...
dışında kalmak, çağ dışı kalma, sosyal hayattan kopma tehlikesini de birlikte getiriyor çünkü...
içimizdeki röntgenci ve teşhirciyi keşfediyoruz...